Achtung Achtung!

Uzun süredir Almanya’da bir manastırda XVII. yy Avrupa Yemek Kültürü eğitimi aldığım için aranızda bulunamadım. Yeni gelen arakdaşlarıma hoşgeldiniz der eskiden beri burada bulunan arkadaşlarıma da hæßiktiri bir borç bilirim.(ps: küfür olmayan yazılara yorum gelmeme durumu)

Neyseki ayrılığımız kısa sürdü. Kısa falan değilmiş. Üşenmedim aradım buldum son postumu. Resmen 31 Temmuz 2009. Ama bundan sonra böyle olmacak. Bu Böyle Biline!

Çünkü manastırda tam bir XVII. yy havası vardı. O ortamı yaşamadan o yemek kültürünü öğrenemeyeceğimiz düşünülmekteydi üstadlarımız tarafından. Bu yüzden interneti kullanmamıza yasak getirilmişti. Ortamı merak edenler buyursunlar baksınlar. Nereye mi baksınlar? Buraya! Neden yağlı boya tablo derseniz.. Eee kaçıncı yüzyıl sonuçta.. Keşke III. yy olsaymış. Ama kısmet işte bu işler..

Yemek kültürümden faydalanmak isteyenler içinde bir sürprizim yok değil. Kısa bir süre içinde Çayyolunda restoranım açılacaktır. Gelişmelelerden haberdar olacaksınız.

ARKAYI BEŞLEYELİM

Değerli okuyucularım ve onlardan az çok daha değerli yazar arkadaşlarım ve çok değerli kaymakamım bir o kadar daha değerli garnizon komutanım.
Lan geldim lan. Zaten hiç gitmemiştim ki ben. Yollar benim için gitmek manası taşımamıştır hiç bir zaman. Bir durma biçimi olmuştur. Kim nereye gitmekteymiş zaten. Sonra vay efendim veda yazısı gibi olmuş. Aman diyeyim.
Geçmiş olsun çok geçmişler olsun. üzüldüm biraz ben işte ama sonradan geçti. Dikkat et kendine. Haydee.
Bu aralar bu mahalleye pek uğrayamasamda gönüllerim sizlerle hep. Morallerim de sizlerle. Hepsi birden lan. Sadece birisi sanmayın yanılırsınız. Hata var!
Ama baktım gördüm ki bu ortam iyi. Tebrik ettim sizleri. Doğru yerde olduğum vurgulandı Tanrı tarafından. Aziz Allah!
One night stand olayını bıraktım bu arada ben haberiniz olsun. Tövbe ettim. Zemzemle abdest aldım. 3 rekatta namaz kıldım. Sæbæh næmazı iki ræket demişlerdi ama ben üç kıldım. Nedenini yazmama gerek yok herhalde. Var diyen olursa da onun ta amına koyayım. Küfür olmayan yazılar yorum alamamaktaymış diye bir bilgi geldi de onun içindi bu da aman diyeyim üzerine alınmasın kimse.
Özledim sizleri. Herkes kendinden bişeyler bulacaktır burada. Ben bulamadım mı dedi biriniz? Bravo takım!

SEVGİLİM

İlk gün göz göze geldiğimiz elbiseni çıkar sandıktan
Sevgilim
Giyin kuşan
Benze bahar ağaçlarına
Göreyim yılbaşı ağacı gibi süslendiğini ışıl ışıl ama yeşil yeşil
Sevgilim
Bu akşam balomuz var
Bu akşam en güzel eserler çalınmakta burda
En güzel kadınlar
Eli öpülesi hanfendiler var
Bir tek sen yoksun kadınım
Bu akşam balomuz var
İlk gün gözgöze geldiğimiz elbisen balo elbisen olsun bu akşam
Çorapların örümcek ağından ince olsun
Ayakkabıların taze badem kabuğu gibi narin olsun
E bi de boynunda gerdanlığın olmalı
Parıldamalı elektrik istasyonları ışıltısıyla
Sevgilim
İlk gün gözgöze geldiğimiz elbiseni çıkar sandıktan
Böyle bir akşamda ne münasebet
Böyle bir akşamda
Bir bayrak kadar güzel ve onurlu olmalı benim kadınım..

RESİM

Bir savaş: Otlukbeli
Bir mavi: Spartaküs
Bir soru: niçin Spartaküs
Bir kuş: nereye gidiyon kuşu
Bir çiçek: bilmem ki çiçeği
Bir su: şüpheli

Bir belge: noterlerinden
Elbet Başkent noterlerinden
Bir şair: Ahmed Arif
Toplar dağların rüzgarlarını
Dağıtır çocuklara erken
Bir çocuk: ince burunlu

Ey ince burunlu Güneyli çocuk
Ne soracaksan işte sor
Bir çalgı: fayton
Bir içki: rakı hayır votka
Bir tabanca: tabii dolu
Bir haber: ölümüm yakın

Bir imza: okunmuyor

Ps: Şair hakkında bilgi vermek istemedim. Merak eden arkadaşlar nasıl olsa öğrenirler.

Lost Control

Şu an itibariyle saatim 03.00 tür(tam zamanı). Beni bu yazıya iten sebep ise beni uykumdan alan sebeptir. O nedir diye soracak olursanız, bunun cevabını kendime bile veremediğimi belirtmek isterim. Bilmediğimden ötürü mü sizce?
Yaklaşık 1 saati aşan bir süredir yatağımın içinde dönmekteydim. Lan dedim sonra kendime. Madem uyuyamıyorsun kalk. Yatakta vakit öldürmek zor çünkü uyumadan. Morla’nın bana büyük bir nimet olarak tüketebilme hakkı tanıdığı birkaç kutu biradan en soğuğunu seçerek açtım. Tabi yanına kabak çekirdeği bulamadım. Ama saolsun o yüce kişilik bu anımın geleceğini sezmiş olacak ki fındıkları da bırakmış (saolsun). Uyumama yararı olamayacak belki bu eylemin ama biraz da olsa kendimi iyi hissettireceğini umuyorum. Bu saatte ummaktan başka çare de yok belki…
Elimde değil..

Yes, I am falling… how much longer till I hit the ground?

I can’t tell you why I’m breaking down.

Do you wonder why I prefer to be alone?

Have I really lost control?

I’m coming to an end,

I’ve realised what I could have been.

I can’t sleep so I take a breath and hide behind my bravest mask,

I admit I’ve lost control.

Out Of Topic

Öncelikle kendimi tanıtmak isterdim ama gerek olmadığını düşünüyorum. Bu ilk yazım olduğu için böyle bir girişin daha münasip olduğuna karar verdim. Dediğim gibi ilk yazım bu, daha önceki yazılara yaptığım katkılar görmezlikten gelinemez tabiki de . Gerek konu içindeki küçük rollerim, gerekse yazının tüm konusunun şahsiyetim veya yaptıklarımın olması beni mutlu etmiştir.
Belirtmek isterim ki bu cümleler zorunluluktan doğan bir şey değil içten gelen derin bir hissiyatla yazıya aktarılmaya çalışan düşüncelerdir.
Yazımın konusuna gelirsek belirli bir konumuzun olmadığının hemen farkına varırız. Daha önce iki kez ve şimdiyle beraber üçüncü kez söylemek gerekirse ilk yazımdır bu ve bu yüzden genel bir konuşma, bir hitabet, bir sesleniştir bu yazdıklarım. Bende buradayım lan! deyişimdir. İçimde giderek artan yazma tutkumun burada dinginleşecegini belirtmek isteyişimdir. Ben kelimeler deryasında kürek çekmeye çalışan bir kayıkçıyımdır bir nevi. Bu yolculukta karşılaştığım diğer tüm kişilerin de eleştirisine, yorumuna açığımdır.
ps : Bu yazının tam olarak beni yansıttığını düşünürseniz yanılırsınız. Aman diyeyim!