Ailemin Estetik Kaygıları

Kahvaltısını etmiş, çay sefasını yapmış ve bilgisayarının başına geçmiş oturuyordu. Sakin, rahat, huzurlu. Evde oturulabilecek en açık saçık şekilde, bir diğer tabiriyle saldım çayıra mevlam kayıra şeklinde, sandalyesinde oturuyor, güle güle sözlük okuyordu, ta ki zil çalana kadar. Önce şaşırdı. “Allah allah, pazar günü bu saatte bize kim gelir ki?” diye geçirdi aklından. Kardeş, anne ve baba meşgul olduğundan, pencereye doğru yöneldi. Yavaşça başını dışarıya doğru uzattı. Yine o bir türlü ısınamadığı, karpuzcuyla bağlantısını kuramadığı teyze çalmıştı zili.

“Oğlum!” dedi, “Karpuzcu geldi de, alacaksanız…”.

Usulca “Peki, teyze. Bir annemlere sorayım.” diye yanıtladı.

İçeriye döndü ve

“Babaaaa, karpuzcu gelmiş, alacak mıyız?” diye çığırdı.

Gelen cevap annesine aitti,

“Hadi oğlum, bir koşu in de iki tane alıver güzellerinden.”

Cevap verdi oğlu, “Ya anne ne karpuzu ya? Aşalım artık karpuzu, başka meyvelere yönelelim. Kim inecek zaten şimdi aşağıya? Ben bu halde inemem.”.

En sevdiği mor karl malone t-shirt’ü ve beyaz üstüne siyah desenli süper-mini şortuyla dolanmaktaydı çünkü.

“Ee oğlum ne güzel üstün başın, öyle iniver işte, zaten kapının önü kim görecek?” dedi annesi.

O eskiden dışarıya yırtık kotla çıkmak istediğinde, “Oğlum ne güzel pantalonların var niye yırtık pırtık olanı giyiyorsun? Valla seni değil beni ayıplarlar.” diyen anne sanki bütün estetik kaygılarından sıyrılmış, hayatı sallamaz hale gelmiş ve oğlunu karpuz almaya yollamak için ikna etmeye çalışıyordu.

“Ne, hı?” diye şaşırdı çocuk. “Anne bu sen olamazsın” diye söylendi içinden.

Üzerini değiştirmemek aslında onun da işine geliyordu. Fazladan bir de üst-baş işi çıkmayacaktı çünkü. Kapıyı açtı ve anneannesinin hacdan dönerken getirdiği siyah parmak arası terliklerini geçirdi ayağına. Normalde kullanmazdı o terlikleri, ama “Madem battık tam batalım” diye düşünüyordu bu sefer. Teker teker indi merdivenleri. Dış kapıyı açtı ve karpuzcunun yavşak gülümseyişiyle karşılaştı.

“Abi,” dedi karpuzcu, “Kaç tane vereyim?”.

“İki tane, güzellerinden olsun ama hep senden alıyoruz bak.” diye yanıtladı karpuzcuyu.

Artik ikisi de yavşak yavşak gülüyordu. Karpuzcunun yapacağı satışın sevincine değil de, kendisine güldüğü aklına geldi bir an. Sonra “Yok lan, olamaz. Kendisi de takım elbiseyle satmıyor sonuçta karpuzu.” dedi. Aldığı karpuzların parasını ödedi ve yukarı çıktı. Aklında mahalledeki kaç kişinin onu bu şekilde gördüğü sorusu yankılanıp duruyordu. Bu kez aldırış etmeyecekti. Nasılsa annesini ayıplarlardı. Yoksa o çocukken miydi? İçine bir kurt düştü, ama sessiz kalmayı tercih etti. Eve girdi ve karpuzları mutfağa bıraktı. İçeri döndü. “Getirdim karpuzları.” dedi annesine. O anda babası onu bitiren cümleyi kurdu:

“Oğlum bu halde inilir mi hiç aşağıya!!!”

Bu yazıya daha önce tesadüf edenler için geliyor; o kişi, bu kişi. Hangimiz er kişi?

8 thoughts on “Ailemin Estetik Kaygıları

  1. “En sevdiği mor karl malone t-shirt’ü ve beyaz üstüne siyah desenli süper-mini şortuyla dolanmaktaydı çünkü.”

    bambaşkaymışsın!

  2. cok tesekkur ederim. eminim ki gormussundur beni o halde.

    bambaskaymisim!

    bir nargile yaparsin artik essek degilsen. elma-limon karisik, limon parcalari da olacak ama kabuk degil direkt oz. daha anlatmayayim buyu bozulmasin. gulucuk buradaydi.

  3. çok teşekkür ederim. eminim ki gördüm seni o halde. aklımda çıkmıyor.

    bambaşkayız!

    yaparım tabi eşşek değilim. ama bütün nargile sırlarını burda ortaya dökmene bozuldum. ondan sonra herkes yapar böyle nargile.
    nargile demişken, bizim bi arkadaş var, kocaman bir karpuz kabuğuyla… gerisini yazmayayım.
    aa karpuzla ilgili bir yazıda ne hoş durdu bu yorum

    bambambambaşkayım!

  4. bilemedim neden çemkiresim geldi: estetik kaygısını, yaş aralıklarına göre paylaştırmış, iş birliğinde zirve yapmış ailedir bu muhtemelen..şöyle ki 10lu yaşlarda annenin taşıdığı estetik kaygısını 20li yaşlarda baba, 30lu yaşlarda kardeş veya patron, 40lı yaşlarda ise eş taşır..fakat bu durum er kişiyi pek rahatsız etmez, bir tarafına dokunmaz..ama bu yazı..yoksa dokunur mu?? hıı??
    🙂

  5. güzel tespit gibi duruyor ilk bakışta.. tamam sonradan da güzel duruyo korkma :p
    o zaman şöyle yapalım; madem yaş aralıklarına paylaştırılmış, er kişiye dokunması da dönemle alakalı oluyo. ama bu yazı.. evet! dokunuyo dokunuyo 🙂

Leave a Reply