Fatsa’daki Mal

Bana dedemden kalmistir. Saka lan saka. Hasiktir naber?

Simdi size burada yuzyilin ask hikayesini anlatacagim. Buyuk asklar karadenizde baslar demisler ne de olsa atalarimiz. Senelerden ben diyeyim 1978 sen de circa 1979, develer tellal iken, pireler berber iken, Farfara’dan Sursure’den bir Keloglan gecmis buralardan. Bu kelin adi Tarkan’mis ama soyadi Tevetoglu degilmis. “Sarkan sarkan sarkan” derken zaman icinde evrilip Tarkan’a donmus adi. Kafasinda cocukluktan beri hic sac olmadigindan civardaki herkes ona “Keloglan, napiyon amina kodugum?” diye hal hatir sorarmis. O da hic uzulmez bir gun sac ektirecegi umuduyla; “Iyidir yarraaam, sizden naber?” diye cevap verirmis soranlara. Gel zaman git zaman Keloglan is bulmak umuduyla Elazig’dan Artvin’e gocmus ve orada bir madende is bulmus. Artvin’in suyundan midir, lahmacunundan midir bilinmez yolu bir de Fatsa’ya dusmus. “Lan buraya hava alani yapacaklardi dur bir bakayim amk.” demis icinden ve yola koyulmus. Yolda Hekimoglu’yla karsilasan Keloglan, Unye ve Fatsa’nin bir olmasina ragmen bas etmis ve Hekimoglu’nun can dostu, yetimlerin savunucu olmus. Hekimoglu o zaman biraz yasli oldugundan kendini saza turkuye verince, Keloglan’a bir gun muhabbet baginda demis ki “Benim kizi sana verelim.”. Bunu duyan Keloglan durur mu yapistirmis Nasreddin Hoca’yi. Nasreddin Hoca boyle bir anda yapistirilinca hoslanmamis tabii bu isten, “Ooo malbus varsa alirim bir dal.” diyerek ortami yumusatmaya calismissa da ugraslari nafile, ortam falan yatismamis. Buraya kadar okuyup da hala durumu olmayan varsa ona da bravo valla. Neyse gel zaman git zemen Hekimoglu’nun kizinin dillere destan guzelligi arsa yayilmis ve o zaman arsa deger belki basim diye agitlar yakan gercek askin savascisi Romeo, Fatsa’ya yola cikmis bu dunyalar guzeli afet-i devran’in goz yaslarini silmek icin. O sirada Hande Yener durur mu, yapistirmis cevabi. Hea iste sonra ne olmus derseniz, sonra Hekimoglu olum doseginde Keloglan’i kizi Kelile’yi evlendirmis. Kelile, Dimne’yle bir olup Keloglan’a tuzak kurmus ve babasinin servetinden Keloglan’i mahrum birakmayi amaclayan hain bir plan kurmus. Bu planin detaylarina burada girmek istemiyorum. Hea iste ondan sonra Keloglan bunu ogrenince “Sikerim tasini taragini!” diye atarlanip ceketini almis ve Elazig’a geri donmus. Bu sefer gencliginde “Napiyon amina kodugum?” sorusunu yonelten mahalle esrafi “Ne oldu senin kadin?” demeye baslamislar. Keloglan cok sinirlenmis ve icinden “Siktim oldu amina koyim.” demis. Siniri yatisinca Fatsa’daki mallarimin uzerine yatti diye anlatmaya baslamis Kelile’yi herkese. Olay bu yani.

Son not: Hikayedeki kufurlerden yola cikip yureginin derinliklerindeki psikoanalisti uyandiracaklarin da amina koyayim. Cok eril bir dil kullandigim icin kompleksim olabilir. Ok Bye!

One thought on “Fatsa’daki Mal

  1. gerçekten mükemmel bir hikaye olmuş. daha uzun olabilirdi. sanırım sonlara doğru sıkılmışsınız. üslubunuzu gerçekten çok beğenmiyorum. bok gibi yazıyorsunuz açıkçası. yine de güldüğümü söylemek biraz yalan olur. abv!

Leave a Reply