Dark Journal: The Longest Journey

Bugün itibariyle Karadere‘de stajıma başladım. Gayet güzel geçti galiba ilk günüm. Yani öyle sanıyorum, o yüzden galiba dedim. Çalışma ortamına ve insanlarına da alıştım daha ilk günden. Çünkü iyi insanlar hepsi de. Ya da ilk günüm diye öyle davranmış da öyle olabilirler, bilmiyorum. (Lan?!? Yoksa!?) (Yok canım! ehhe he eh) (Lan?!) 

Aslında ulaşım dışında herşey normal geçti. Çünkü oraya ulaşmam için mecburi olarak belli bir yerden sonra kamyona binmek zorundayım. Zaten asıl macera burada. Kamyon şoförleri….

Hepimize ilk başta kamyon şoförü itici gelir. Ama gördüm ki adamlar gayet neşeli ve hoş sohbet insanlar. Herşeyi konuşabiliyorsun. Hatta dönerken bindiğim kamyonun şoförü o kadar saf ve iyiydi ki ailesinden bahsetti bana. Kızı varmış, liseye başlamış. Üniversite okuyacak gibi gözüküyor ne dersin okutayım mı sence dedi bana. Adam taşradan geldiğini de açıkça ifade ediyor ve şehirdeki bu rahat yaşamdan çekiniyor tabi, bunu da söylüyor zaten. Burada normal olduğunu bildiği halde, ona garip geldiğinin farkında yani. Bir kızı daha varmış, kız babasına okumak istemediğini söylemiş ve onu 19 yaşında nişanlamış. Dedim ki, abi ne yaptın sen… O da birşey mi benim 19 yaşında iki çocuğum vardı dedi. Aman abi dedim bu kızlarına söyle de öyle olmasın. Söylicem dedi, yaşın küçük ama görüşüne saygı duyuyorum dedi. Adamlar çok iyi anlayacağın kara günlük. Beni Akköprü’ye kadar bıraktı sağolsun. Hele bir de ben indikten sonra, korna çalıp el sallayınca o an anladım ki, 40 yıllık kankam oldu çıktı bana…

Bakalım staj süresi boyunca daha nasıl yol hikayelerim olacak?

One thought on “Dark Journal: The Longest Journey

Leave a Reply